30 Ağustos 2009 Pazar

BİLGİ AVRUPASI’NI OLUŞTURMAK




Serap Girgin Baykal
ABVİZYONU
www.abvizyonu.com
Genel Yayın Yönetmeni


AB’nin yeni Araştırma Çerçeve Programı: 2007-2013

6 Nisan 2005’te Avrupa Komisyonu AB’nin yeni Araştırma programı için bir öneri benimsemiştir. Bu öneri, bilginin Avrupa’nın en önemli kaynağı olduğu bilinciyle, Avrupa’nın büyüme ve rekabet gücüne yeni bir hız kazandıracaktır. Yeni program Avrupa sanayisinin gereksinimlerine yönelik araştırmalara, uluslararası rekabet gücünü artırmak ve bazı sektörlerde dünya lideri rolünü geliştirmek amacıyla, geçmişte olduğundan daha fazla vurgu yapmaktadır. Program aynı zamanda ilk defa olarak, bir Avrupa Araştırma Konseyi kurarak, Avrupa’nın araştırmacı-güdümlü araştırmaların en iyilerine destek verecektir. Tüm program, Avrupa’nın küresel rekabet gücünü geliştirme rolünün gereği olan mükemmeliyet üzerinde yoğunlaşmış olacaktır. Diğer bir öncelik, süreçlere yönelik önlemler ve araçların akılcılaştırılması yoluyla, programa katılımı daha basit ve kolay hale getirmek olacaktır. Bu yeni yaklaşıma rağmen, devamlılığı sağlayan bir sürü unsur vardır: Uygulamada, katılımcıların çoğunluğu için programın kendisi değişmeyecek, ancak katılım kolaylaşacaktır.

Bu bilgi notu, nihai karar öncesinde Üye Devletler (Konsey) ve Avrupa Parlamentosu tarafından tartışılmakta olan Avrupa Komisyonu önerisinin ayrıntılarını ortaya koymaktadır.

Komisyonun Önerisi Nedir?

Avrupa Komisyonu AB’nin Yedinci Araştırma Çerçeve Programı 2007-2013 (7.ÇP) için iddialı bir taslak önermiştir. Alt başlığı “Büyüme için Avrupa bilgi araştırma alanını oluşturmak” olan 7.ÇP, AB’nin rekabet ve istihdam ihtiyaçlarına cevap vermeye yöneliktir. Komisyon özellikle 7.ÇP bütçesinin 6.ÇP’a göre iki katına çıkarılmasını (2007-2013 döneminde 67.8 milyar Avro) önermektedir. Komisyon önerisine göre 7.ÇP dört belirli program etrafında düzenlenecektir.

1. İşbirliği

Amaç: Kilit alanlarda, sanayi ile araştırma kurumlarının işbirliği sayesinde Avrupa’ya liderlik konumu sağlamak. İşbirliğine dayalı proje ve ağyapılardan (network) ulusal araştırma programlarının koordinasyonuna kadar, ulus-ötesi işbirliği faaliyetleri ile yürütülen araştırmalara destek sağlanacaktır.

İşbirliği programı, operasyonel olarak özerk ve hem kendi içinde tutarlılık ve uyum gösteren, hem de ortak ilgi alanına giren araştırma konularında temalar arası yaklaşımlara izin veren alt-programlar halinde düzenlenmiştir. Dokuz tema belirlenmiştir:

- Sağlık
- Gıda, tarım ve biyoteknoloji
- Bilgi ve iletişim teknolojileri
- Nanobilim ve nanoteknolojiler, malzemeler ve yeni üretim teknikleri
- Enerji
- Çevre (iklim değişikliği dahil)
- Ulaşım (havacılık dahil)
- Sosyo-ekonomik ve beşeri bilimler
- Güvenlik ve Uzay

Bunlara ek olarak, Euratom Çerçeve Programı’na dahil iki tema daha vardır:

- Füzyon enerjisi araştırmaları
- Nükleer bozunma ve radyasyon korunması

2. Fikirler

Amaç: Avrupa düzeyinde rekabeti canlandırarak bilim temelinin mükemmeliyetini güçlendirmek. Özerk bir Avrupa Araştırma Konseyi kurularak, araştırma grupları tarafından tek tek veya işbirliği ile yürütülecek ve tüm bilimsel ve teknolojik alanlarda (mühendislik, sosyo-ekonomik ve beşeri bilimler dahil) Avrupa çapında birbiriyle rekabet eden “çığır açıcı araştırmalar” desteklenecektir.

3. İnsanlar

Amaç: Araştırmacıların kariyer hedeflerini ve hareket kabiliyetlerini güçlendirmek. Bireysel araştırmacıları destekleyen ve “Marie Curie” aksiyonu diye adlandırılan faaliyetler, Avrupa araştırmalarında insan potansiyelini, eğitim, hareket kabiliyeti ve Avrupa’da araştırma kariyerlerini destekleyerek geliştirmek amacıyla güçlendirilecektir.

4. Kapasite

Amaç: Avrupa bilim topluluğunun mümkün olan en iyi yetkinliğe sahip olması için araştırma yetkinliklerini geliştirmek. Avrupa çapında araştırma ve yenilik (inovasyon) yetkinliklerini geliştirecek faaliyetler desteklenecektir: Bunlar, araştırma altyapıları, araştırma-güdümlü bölgesel gruplar, AB’nin “yakınlaşma” (convergence) bölgelerinde araştırma potansiyelini geliştirmek, “bilgi bölgeleri” oluşturmak amacıyla bölgesel araştırma aktörlerini bir araya getirmek, KOBİ’ler için ve onlar tarafından yürütülecek araştırmalar, “toplumda bilim” konuları, uluslararası işbirliği için “yatay” faaliyetler olarak sıralanabilir.

Bu programların ayrıntıları yıl içinde daha sonra, belirli yasa teklifleriyle ortaya konacaktır.

Bu Çerçeve Programın öncekilerden farkı ve benzerliği nedir?

Önerilen Yedinci Çerçeve Programının geçmişle devamlılık özelliği güçlüdür. Avrupalı ortakların konsorsiyumu ile girişilen projeler programın merkezinde yer almaya devam edecek ve bu projelerin temaları aşağı yukarı aynı kalacaktır. Program bir Avrupa Araştırma Alanı (European Research Area - ERA) kavramını geliştirmeye devam edecektir. Kaynaklar daha önceki programların iyi çalışmış olan, Marie Curie, KOBİ faaliyetleri, ortak projeler, Mükemmeliyet Ağyapıları gibi unsurlarını geliştirmek ve çoğaltmak için kullanılacaktır. Devamlılık hedefi yedi yıl sürecek bir programla (bir ara değerlendirme olması mümkün) desteklenecektir.

Program çeşitli yenilikler de getirmektedir.

7.ÇP’ın çok önemli bir özelliği işleyişinin önemli ölçüde basitleştirilmesi olacaktır. Mali Yönetmeliğin gelecekte gözden geçirilmesine paralel olarak, programı muhtemel katılımcılar için mümkün olduğu kadar sadeleştirmek için önlemler düşünülmektedir. Avrupa Komisyonu küçük şirketler ve araştırma gruplarının temsilcilerinden – programa katılmakta en çok güçlük çektiği görülen gruplar - oluşan bir ‘etki deneme-yansıtma kurulu’ (sounding board) kurmuştur. Bu etki deneme-yansıtma kurulu, programı basitleştirmek için getirilen önerilerin gerçekten arzulanan etkiyi yaratıp yaratmadığı konusunda danışmanlık yapacaktır.

Temalar üzerinde araçlardan daha fazla yoğunlaşmakla, program daha esnek ve sanayinin ihtiyaçlarına daha iyi ayak uydurabilir hale gelecek ve katılımcılar için de sadeleşmiş olacaktır.

Program Avrupa sanayisinin gereksinimlerine, Teknoloji Platformları ve yeni “Ortak Teknoloji Girişimleri” sayesinde, geçmişte olduğundan daha fazla eğilecektir. Avrupa kamuoyunun en önemli ilgi alanlarında, özellikle Avrupa Teknoloji Platformlarında sanayi ile diyalog içinde belirlenen projeler olacaktır.

Program ilk defa olarak bir “Avrupa Araştırma Konseyi” kuracak ve bu yolla Avrupa biliminin, Avrupalı hakemler tarafından değerlendirilen en iyi örneklerine maddi destek sağlayacaktır. Nerede ve nasıl yapılmış olursa olsun Avrupa’daki araştırmaların en iyi örneklerini bulup çıkaran böyle bir organ, Avrupa düzeyinde ilk defa varolacaktır.

Diğer bir yenilik unsuru, üniversiteler, araştırma merkezleri, kurumlar ve bölgesel yönetimler gibi bir bölge içindeki araştırma ortaklarını, araştırma potansiyellerini güçlendirmek amacıyla bir araya getiren “bilgi bölgeleri”nin geliştirilmesi olacaktır.

7.ÇP aynı zamanda, büyük çaplı Avrupa araştırma projeleri için Avrupa Yatırım Bankası’ndan (EIB) kredi almayı kolaylaştırarak, araştırmaya özel yatırımı teşvik eden bir “Risk-Paylaşımına Dayalı Finansman Kolaylığı” içerecektir. Bu mekanizma EIB’nin araştırma ve teknolojik geliştirmeye (RTD) daha fazla kredi vermesini sağlayacaktır.

Komisyon bu programı geliştirirken araştırma camiasına danışmış mıdır?

Yeni öneri, ilgili taraflarla bir yıl kadar süren müzakerelere dayanmaktadır. Önerinin ana unsurları bir süredir tartışılmakta olup bir sürpriz yaratması beklenmemektedir. Komisyonun Haziran 2004 duyurusunda önerdiği yaklaşım, bilim camiasının güçlü desteğine sahiptir.

Şubat 2005’te Nokia’nın Teknoloji Politikaları Başkan Yardımcısı Dr. Erkki Ormala başkanlığında bir Uzmanlar Kurulu, son beş yılın Avrupa Araştırma ve Geliştirme Programları konusunda bir değerlendirme raporu sunmuştur. Kurul bu programların Avrupa’nın bilgi temeline önemli bir katkıda bulunduğu ve Avrupa’nın yenilik (inovasyon) potansiyeli üzerinde pozitif bir etkisi olduğu sonucuna varmıştır.

Öte yandan Kurul, bu pozitif etkinin gelecekte devam ettirilebilmesi için daha fazla kaynağa gereksinim olduğu sonucuna varmıştır. Kurul sanayiden, özellikle KOBİ’lerden daha fazla katılım olmasını, sadeleşmiş ve basitleşmiş bir idare ile radikal yenilik ve risk-alma üzerinde daha fazla durulmasını tavsiye etmiştir.

Komisyon çeşitli bilim insanları grupları, bilim örgütleri ve diğer şemsiye kuruluşlarla siyasi ya da teknik düzeyde çok sayıda toplantı yaparak yeni program hakkındaki fikirlerini tartışmış ve bu geniş camianın görüşlerini mümkün olduğu kadar çok dikkate almaya çalışmıştır.

Avrupa Parlamentosu ile Konseyi’nin Haziran 2004 Siyaset Belgesine verdikleri cevaplar, Komisyon’un önerisini kaleme almasında çok yardımcı olmuştur.

Komisyon programı nasıl basitleştirecektir?

Yedinci Çerçeve Programın yönetsel ve mali kuralları ile süreçlerini basitleştirmek onun başarısında çok önemli bir rol oynayacaktır. Komisyon programın her aşamasında uygulamaya yönelik bir dizi önlem önermektedir. Bu önlemler şunlardır:

- Maddi destek sistemini akılcılaştırmak – basitleştirilmiş fon sağlama araçlarına dayalı yeni bir yaklaşım.
- Jargondan arınmış ve kullanıcı dostu olan daha basit ve daha az bürokratik bir dil kullanmak
- Belgelerin sayısını ve hacmini azaltmak.
- Katılımcılardan isteneceklerin sayısını azaltmak ve daha hafif bir sunum süreci yerleştirmek.
- Projenin onaylanmasından önceki kontrolleri azaltmak.
- Konsorsiyumların özerkliğini artırmak.
- Seçim süreçlerini sadeleştirmek.
- Yeni maddi destek biçimlerini araştırmak ve maliyete dayalı maddi destek sistemini basitleştirmek.

Artan kaynaklar iyi harcanacak mıdır?

Kaynaklardaki artış önerisine karşın, Üye Devletler Avrupa Birliği’nin örneğini izleyerek araştırma ve geliştirmeye ulusal kaynaklarından daha fazla pay ayırmadığı sürece, Avrupa araştırma bütçesi AB içinde kamu harcamalarının %10’undan azını temsil edecektir.

Bütçeye daha fazla kaynak ayrılmasını önermek için birkaç neden vardır:

- AB’nin bütçe yapısı AB’nin siyasal önceliklerini yansıtmalıdır. Bu, büyüme ve istihdamı destekleyen önlemlere (araştırma dahil) ayrılan miktarı artırmak anlamına gelir.
- AB düzeyinde araştırma için harcama yapmak diğer özel ve kamu kaynakları üzerinde bir kaldıraç etkisi yaratmaktadır. Dolayısıyla, Avrupa düzeyinde 70 milyar Avro’luk bir program, toplam miktarın küçük bir yüzdesi (AB GSYİH’sının % 0.1’i, halbuki hedef AB GSYİH’sının % 3’üdür) olmakla birlikte yine de genel olarak harcamaların artmasını teşvik edecektir. Avrupa’da araştırmaya yatırılan her 1 Avro, özel yatırımların 1 Avro daha artmasına yol açmaktadır.
- Siyasi, ekonomik ve bilimsel bağlamda hedeflerin gerçekleşebilmesi için yeterli kaynakla desteklenecek yeni faaliyetler zorunludur.
- Yeterli kaynak eksikliği yüzünden reddedilmek durumunda olan çok sayıda yüksek nitelikli proje önerisi olduğunu da hesaba katmak gerekir. Kaynakların artırılması, Avrupa düzeyinde şimdiye kadar ihmal edilen çok sayıda bilimsel faaliyeti tekrar canlandıracaktır.

Avrupa Komisyonu 7.ÇP’ı uygulamak ve yönetmekten sorumlu olacaktır. Araştırma programlarının yönetiminden Komisyonu sorumlu tutmak için önemli nedenler vardır; bunlar arasında, önceki Çerçeve Programlarda hatırı sayılır bütçe artışları sağlamış olmasını, Avrupa araştırma sahası konusundaki bilgi ve deneyimini, üye ülkelerin bu formüle olan güvenlerini ve AB araştırma siyaseti konusunda sağladığı faydalı geri beslemeyi sayabiliriz. Bununla birlikte, 7.ÇP için değişiklikler önerilmiştir.

Komisyon, çalışanlarının sayısını artırmadan, ikiye katlanmış bir Ar-Ge bütçesi ile uğraşacağı için, politikalarla ilgisi olmayan bütün lojistik ve yönetsel hizmetlerin kendi dışında verilmesini önermektedir. Bunun sonucunda, şu anda sürdürdüğü bazı faaliyetler, özellikle program ve politikaların tanımlanması için faydalı bir geri besleme sağlamaksızın çok sayıda ufak işlemler üreten faaliyetler, Komisyonun sorumluluğu altında olan dış kuruluşlara aktarılacaktır. Avrupa Araştırma Konseyinin (ERC) faaliyetleri de, ileri gelen bilim insanlarının oluşturduğu bir meclisin yönetimi altında özerk olarak çalışan bir dış kuruluşun altında yürütülecektir.

Avrupa araştırmaları neden önemlidir?

Bilgi, Avrupa’nın en mükemmel kaynağıdır. Bilgiye yatırım yapmak şüphesiz AB’nin, sosyal gelişmeyi ve çevrenin sürdürülebilirliğini garanti altına alarak, ekonomik kalkınmayı teşvik etmesi, daha çok ve daha iyi istihdam alanları yaratmasının en iyi, belki de tek yoludur.

Refah ve dayanışma, AB’ni vatandaşları ile yeniden birleştirmek, ve Birliği güçlü bir küresel ortak haline getirmek, AB’nin öncelikli hedefleri olarak belirlenmiştir.

AB’nin araştırma politikası ile bunu uygulamaya yardımcı olacak olan yeni Çerçeve Program, bu hedeflere ulaşmada önemli bir rol oynamaktadırlar. Bilimsel araştırma, AB’nin büyüme ve istihdamı canlandırma planının merkezinde yer alır: Eğitim ve yenilikle (inovasyon) birlikte ‘Bilgi Üçgeni’nin kilit önemde bir parçasıdır. Avrupa, araştırma harcamalarını AB GSYİH’sının %3’üne yükseltmeli ve bu alandaki yetkinliklerini, bilimsel sonuçları yeni ürün, yöntem ve hizmetlere dönüştürerek daha iyi değerlendirmelidir ki “dünyanın en dinamik ve rekabetçi, bilgiye dayalı ekonomisi” haline gelme hedefine ulaşabilsin.

Avrupa düzeyinde yatırım, %3 hedefine ulaşmak için gereken toplamın küçük bir parçası olsa da önemli bir etkide bulunabilir. Örneğin, Avrupa düzeyinde kilit önemde olan altyapıları saptamak, araştırmaya duyulan ihtiyacı belirlemek için kamu/özel sektör ortaklığını teşvik etmek ve belirli bir alanda ulusal araştırma politikalarının koordinasyonunu sağlamak gibi önlemlerin hepsi, ister kamu ister özel olsun araştırma harcamalarının toplam etkinliğini artıracaktır. AB bilimsel araştırmaya yatırım yaparak, üye devletlere ve özel yatırımcılara açık seçik bir örnek sunmuş olacaktır. Avrupa düzeyinde araştırma yatırımı harcamaları, diğer yatırımlar üzerindeki kaldıraç etkisini azamileştirecek alanlara yapılacaktır.

29 Ekim 2008 Çarşamba

FP7 Security için Ortak Arama Duyuruları


TÜBİTAK’tan Araştırmacılara Güvenlik alanındaki gelişmeleri en güncel haliyle takip edebilmek için Duyurular:




FP7 SECURITY Ortak Arama Duyurusu- University of Sunderland





İngiltere, University of Sunderland'den bir ortak arama duyurusu yayımlanmıştır.
İngiltere, University of Sunderland'den SEREN Projesi ortak arama
portalı aracılığı ile irtibat için:

ncpsecurity@tubitak.gov.tr
http://www.tubitak.gov.tr

FP7 SECURITY Ortak Arama Duyurusu-Deep Blue, Italya
İtalya, Deep Blue'dan bir ortak arama duyurusu yayımlanmıştır.

İtalya, Deep Blue'dan SEREN Projesi ortak arama portalı aracılığı ile ortak arama duyurusu ve irtibat bilgileri için:

ncpsecurity@tubitak.gov.tr
http://www.tubitak.gov.tr


FP7 SECURITY Ortak Arama Duyurusu- University of Sunderland

İngiltere, University of Sunderland'den bir ortak arama duyurusu yayımlanmıştır.

İngiltere, University of Sunderland'den SEREN Projesi ortak arama
portalı aracılığı ile TÜBİTAK’a iletilen ortak arama duyurusunu ve irtibat
bilgileri için:

ncpsecurity@tubitak.gov.tr
http://www.fp7.org.tr

üyelik portalına kayıt yaptırmanız gerekmektedir.


İtibat için:

Cihan KIZILTAN

Ulusal Koordinatör - Güvenlik Alanı Ulusal İrtibat Noktası

ncpict@tubitak.gov.tr
ncpsecurity@tubitak.gov.tr

kiziltan@uekae.tubitak.gov.tr
kiziltan@uekae.tubitak.gov.tr



Burcu GÖĞÜŞ DOĞAN

Güvenlik Alanı Ulusal İrtibat Noktası Yardımcısı

burcu.gogus@tubitak.gov.tr



TÜBİTAK

AB Çerçeve Programları Ulusal Koordinasyon Ofisi

Atatürk Bulvarı No:221 06100

Kavaklıdere, Ankara TURKIYE

Tel: 0312 468 5300/3829-4566

Tel: 0312 428 4756

Fax: 0312 427 4024

http://www.fp7.org.tr/security/
www.fp7.org.tr/security/

27 Eylül 2008 Cumartesi

İKV Başkanı Prof.Dr.Haluk Kabaalioğlu: Türkiye'nin gerçek gündemi AB üyelik hedefi doğrultusunda daha kararlı ve hızlı çalışmak olmalıdır"



İKV (İktisadi Kalkınma VAkfı) BAşkanı Prof.Dr. Haluk Kabaalioğlu, Türkiye’nin AB katılım sürecinin bir süredir derin dondurucuya girdiğini söyledi.

Türkiye’de tüm kesimlerin malumu olan AB üyeliğinin zor bir hedef olduğunu ve bu yolda başarı kazanmanın en önemli şartlarının kararlılık ve istikrar olduğunu vurgulayan KAbaalioğlu, "Bu hedef, güncel gelişmeler ve Avrupa’da liderlerin değişmesine bağlı olarak askıya alınacak veya canlandırılacak bir hedef değildir. AB üyeliği hedefi vazgeçilmez bir devlet politikasıdır. Türkiye’nin modernleşmesi, çağdaş, demokratik ve müreffeh bir toplum haline gelmesinde önemli bir itici güç işlevi görmesinin yanında, ülkemizin küreselleşen dünyadaki konumunu da her açıdan ileriye taşıyacaktır. Şu da unutulmamalıdır ki, Türkiye bu hedefte önemli bir aşamayı başarmış ve AB ile müzakere sürecindeki bir aday ülke konumuna gelmiştir. Bu aşamaya geldikten sonra Türkiye’nin kaybedeceği zaman aleyhine olacak ve bugünkü konumundan geriye gitmesine neden olacaktır."dedi.

Türkiye AB’nin ortağı değil güçlü bir üyesi olması gerektiğinin altını çizen Kabaalioğlu, üyelik öncesi müzakere sürecinin makul bir süre içinde tamamlanması gerektiğini, aksi takdirde dinamizmini ve inandırıcılığını kaybedeceğini söyledi ve "Türkiye müzakerelere aynı tarihte başladığımız Hırvatistan ile karşılaştırıldığında oldukça geride kalmış durumdadır. Bu hızla müzakerelerin tamamlanması 8 başlıktaki sıkışıklık da dikkate alınırsa en iyi tahminle 2010’lu yılların sonunu bulacaktır. Şunu önemle hatırlatmak isteriz ki; müzakerelerin tamamlanması için öngörülen 2014 tarihi eğer gerekli adımlar atılırsa hala ulaşılabilir bir hedeftir ve bu hedef canlı tutulmalıdır. Hükümete çağrımız üçüncü ulusal programın hazırlanması ile yeni bir dönemece giren reform ve uyum sürecini hızla hayata geçirmek ve bunun yanında AB ile diplomatik temaslara hız vererek AB üye devletlerinin siyasi liderlik ve kamuoyu düzeyinde ikna edilmesini sağlamaktır. Önümüzdeki çok kıymetli yılları iyi değerlendirmek suretiyle AB karşısındaki kazanımlarımızı koruyalım ve daha fazla zaman kaybetmeyelim. Bu süreçteki yıllar süren çabalarımızı tam üyelikle taçlandıralım." diyerek sözlerini tamamladı.

29 Ağustos 2008 Cuma

Türkler'e Almanya sürprizi

Almanya kapıları Türklere açıldı. Öyle büyük paralar ya da şartlar aranmıyor. Oturma izni için bakın neler isteniyor?



Almanya Türk girişimciler için kapıyı ardına kadar açıyor. Artık Türkler iki yıl boyunca aylık 2 bin euro geliri garanti ederse oturma izni alabilecek.

Hessen İçişleri Bakanlığı, yabancılar dairelerine birer yazı gönderdi ve Türkiye'den gelecek girişimcilerin oturma izni alabilmeleri için gereken en az 500 bin Euro para getirme ve beş kişiye istihdam sağlama zorunluluğunu kaldırdı.

İşadamlarına serbest dolaşımın kapısını aralayan bu hak için belli koşulların yerine getirilmesi gerektiğini söyleyen yabancılar yasası uzmanı bir hukukçu, Sabah gazetesine yaptığı açıklamada şu bilgiyi verdi:

"Gelecek kişi serbest meslek icra ediyor olmalı. Çalıştığı iş kolunda deneyim sahibi olacak. İşini yürütecek kadar Almanca bilecek. Almanya'ya yerleştikten sonra ayda en az 2 bin Euro geliri iki yıl boyunca garanti edecek. Bu da yaklaşık 50 bin Euro demek."

Kaynak :www.internethaber.com

19 Ağustos 2008 Salı

Boğaz krizi dünyayı sarsıyor



NATO'nun Brüksel toplantısı karıştı. ABD, Karadeniz'de sürekli NATO deniz gücü istiyor. Türkiye, Montrö anlaşmasını delmek istemiyor. Babacan, İstanbul'daki zirveyi bırkıp, apar topar Brüksel'e gitti.

Gürcistan’ın Rusya ile Güney Osetya üzerinde yaşadığı tartışma, Türkiye’yi zor durumda bıraktı. ABD, uzun zamandır Karadeniz’e bir NATO deniz gücü yollanması için bastırıyordu. ABD’nin planı, Akdeniz’de NATO’nun halen kaçakçılık ve terörizme karşı sürdürdüğü deniz devriye görevinin bir benzerinin de Karadeniz’de oluşturması idi.

Özellikle Bulgaristan ve Romanya’nın büyük destek verdiği bu ABD fikrine, NATO içinde bir tek Türkiye karşı çıkıyordu. Türkiye, “Karadeniz’de NATO gücünü gerektirecek ölçüde güvenlik sorunu yok” tezini işliyor, üstelik Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin kurdukları deniz gücü Blackseafor’un devriye görevini gördüğünü vurguluyordu.

Asıl sıkıntı Montrö

Türkiye’nin NATO gücüne karşı çıkmasının asıl nedeni ise, bu gücün Boğazlar’daki Türk egemenliğini garantiye alan 1936 tarihli Montrö sözleşmesinin delinmesi anlamına gelmesi idi.

Montrö sözleşmesine göre, Karadeniz’e kıyıdaş olmayan ülkelerin Karadeniz’de aynı anda bulundurabileceği donanma gemilerinin ağırlığı 45 bin tonu aşamıyor.
Oysa bir NATO deniz gücü, bu maddenin açık ihlali anlamına geliyor. Ankara, Montrö’nün bir tek maddesinin delinmesinin bile, tüm sözleşmenin “tartışmaya açılması”, hatta Türkiye’nin Boğazlar’daki egemenliğinin sorgulanmasına kadar gidebilecek bir süreci başlatmasından endişe ediyor.

Babacan'ın en zor toplantısı

Ankara, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın bugün Brüksel’de katılacağı NATO toplantısında, bu konunun da gündeme gelmesini bekliyor.
Ancak şimdiye kadar işlenen “Karadeniz güvenli, NATO gücüne gerek yok” tezi, Rusya’nın Gürcistan’la yaşadığı Güney Osetya savaşı nedeniyle artık geçersiz kaldı.

Diplomatik kaynaklar, ABD’nin Brüksel toplantısında NATO gücü için tüm gücüyle bastıracağını, diğer NATO ülkelerinin de desteğini sağlayacağını kaydediyorlar. Bu durumda, Boğazlar üzerindeki egemenliğini koruyabilmek için Karadeniz’e NATO’yu sokmak istemeyen Türkiye’nin, “tek başına kalacağı” ve büyük baskı yaşayacağı ifade ediliyor.

Türk diplomatlar, şimdi ABD baskısını yenmek için, formül arıyorlar. Nitekim, İstanbul’daki Afrika zirvesinde konuk 50 dışişleri bakanını bizzat ağırlaması gereken Dışişleri Bakanı Ali Babacan da, NATO toplantısının “kritikliği” nedeniyle apar topar Brüksel’e gitti.

Kaynak:Zeynep Gürcanlı - Hürriyet

Türkiye ile ilgili kitabın tanıtımı Financial Tımes'ta

İngiliz Financial Times gazetesi, Andrew Wheatcroft tarafından kaleme alınan ve Avrupa’daki Türk korkusunu ve korku duygusunun kendisini ele alan “Kapıdaki Düşman” adlı bir kitabı okuyucularına tanıttı.


Haberde, kitapta, Avrupa’nın çeşitli ülkelerini yüzyıllar boyunca yönetmiş Habsburg Hanedanı ile Osmanlılar’ın uzun bir süre neden savaştıkları ve sonunda neden savaşmayı bıraktıkları sorusuna yanıt arandığı kaydedildi. Kitapta yazarın Türk korkusunun izlerini 1071 Malazgirt Savaşına kadar sürdüğü belirtilerek, o zamandan bu yana Türk savaşçıların amansız gaddarlığı hakkında bir imaj oluştuğu ve bu imajın İstanbul’un 1453’de alınması ile perçinlendiği belirtildi.

Kitabın asıl odak noktasının bu eski savaşlar değil ancak Osmanlı’nın 1683’te Viyana’yı almak için yaptığı kuşatma olduğu belirtilirken, kuşatma için yapılan hazırlıklar ve IV. Sultan Mehmet ve Büyük Vezir Kara Mustafa’nın kişilikleri de ele alındı.

Kitabın en ilginç bölümlerinden birinin savaşın nasıl başladığı ve uzun süren Osmanlı-Habsburg karşılaşmaları sırasında nasıl bir değişime uğradığı bölüm olduğu belirtildi.

Gazete, yazarın iki konuyu karıştırdığını belirterek, bunların Hristiyan Avrupa’nın Osmanlı İmparatorluğu’ndan ve günümüzün modern Türkiye’sinden korku duymaları ve Batı’nın militan İslam’dan duyduğu korku olduğunu bildirdi.

Haberde, bazı insanların, Türkler’in Avrupa Birliği’ne girmeleri durumunda, bu durumun Viyana’da yaşadıkları yenilginin tersine çevrilmesi anlamına geleceği konusunda ısrarcı olmalarının kendi bakış açılarıyla sınırlandırılabileceği belirtilirken, sözde “Teröre Karşı Savaş”a ilham veren korkunun bu önyargıdan daha geniş ve derinlerde olduğu kaydedildi.

ANKA

13 Ağustos 2008 Çarşamba

BKM’nin tercihi de "Doxoft" oldu...



MKK, JP Morgan Chase ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kurumlar Birliği’nden sonra Türk bankacılık-finans sektörünün en önemli kurumlarından Bankalararası Kart Merkezi (BKM) de döküman yönetim çalışmalarında Doxoft’la çalışmaya karar verdi...

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), kart sahiplerinin borç ve alacaklarının bankalar arasındaki takasını gerçekleştiriyor. Bankalar arasındaki otorizasyon işlemini yürütmek, kredi kartı ve banka kartı sektöründe bulunan bankalar arasında uygulanacak prosedürleri geliştirmek, yurtiçi kuralları oluşturmak, standardizasyonu sağlamaya yönelik çalışmalar yapmak, yurtdışı kuruluş ve komisyonlar ile ilişkiler kurmak, banka işlemlerini daha güvenli, süratli ve daha az maliyetli, tek bir merkezden yürütmek de Doxoft Finans ve Bankacılık Sektöründeki Etkinliğini Artırıyor...

BKM'nin diğer çalışmaları arasında yer alıyor.

BKM’nin doküman yönetimi çalışmaları kapsamındaki tercihi, üstün özellikli çözümleriyle “Bilgi, Belge ve Süreç Yönetimi” konusunda ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılayan Türk şirketi DOXOFT oldu.

Doxoft; Finans Sektörünün Önde Gelen Kurumlarının İlk Tercihi...

Doxoft Genel Müdürü Alpay Gögüş, Bankalararası Kart Merkezi’nde hayata geçirilecek bu projenin hem kapsamı hem de kendileri için oluşturacağı referans bakımından çok farklı bir öneme sahip olduğunu vurguladı:

“Son dönemde bankacılık ve finans sektörünün önde gelen birçok kuruluşunda Doxoft olarak projeler gerçekleştiriyor olmak ve çözümlerimizle ihtiyaçları en iyi şekilde karşılamak bizi son derece mutlu ediyor. Yakın zamanda Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK) ve JP Morgan Chase ve Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kurumlar Birliği, gibi sektörün önemli kurumlarında yine benzer projelere imzamızı attık. Böyle önemli bir sektörde, kurum ve şirketlerin tercih ettiği ilk şirket olmaktan çok memnunuz. Doxoft, benzersiz ve dünya standardında özelliklere sahip çözümleriyle sadece Türkiye’de değil; yakın zamanda İtalya’da faaliyete başlayan ofisiyle dünyadaki farklı birçok şirketin de ‘Bilgi, Belge ve Süreç Yönetim’ konusundaki ilk tercihi olmayı sürdürecek.”

Doxoft Technologies Hakkında

Bilgi teknolojileri geliştirmek; ve gerek yurt içinde gerekse yurt dışında başarılı projelere imza atmak üzere kurulumuş olan DT A.Ş. (Doxoft Technologies); tecrübeli kadrosu ve uzun yıllar boyunca oluşturduğu bilgi birikimi sayesinde geliştirdiği Doxoft ürün ailesi ile, hem küçük ve orta ölçekli işletmelerin, hem de kurumsal yapıya sahip organizasyonların, Bilgi, Belge ve Süreç Yönetimi konusundaki ihtiyaçlarına yönelik profesyonel çözümler sunmaktadır. Her geçen gün daha fazla sayıda kullanıcıya ulaşarak yaygınlaşan Doxoft ürün ailesi, Doküman/Evrak Yönetimi, Arşiv Yönetimi, Bilgi ve Veri Yönetimi, İş Akışları/Süreç Yönetimi ve Elektronik Form Akışı uygulamalarının yanısıra gelişmiş fonksiyonları ve esnek mimarisi ile yurt içinden olduğu kadar, yurdışından da ilgi görmektedir. Daha fazla bilgi için www.doxoft.com adresi ziyaret edilebilir.